Ahşap zeminler ve parke – yağlama mı cilalama mı?

Yağ ve cila sistemleri için karar verme yardımı

Sonuçta hangi sistemin kullanılacağına dair bu zor karar, müşterilere ve nihai tüketicilere aittir, çünkü LOBA'nın tüm modern yağları ve cilaları emisyon bakımından test edilmiş, çevre dostu ve yaşam için sağlıklıdır. Buna rağmen parke ve zemin döşeme işletmesi ve planlamacıları ile yakın işbirliği yaparak mutlaka dikkate alınması gereken birkaç faktör daha vardır.

Yağların ve cilaların avantajları ve dezavantajları

Prensip olarak tüm sistemlerin öncelikli bir hedefi vardır: ahşabı, nem ve kire karşı koruma.

Ürün seçiminde (yağ mı cila mı) aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:

Zeminin kullanım türü ve işlevi
Parke veya ahşap zeminin bakım yoğunluğu ve bakım aralıkları
Yüzey bitirme işleminin kuruma süresi – örneğin devam eden otel işletmesinde veya mağazalarda uzun bekleme süreleri makul değildir
Son olarak da – nihai tüketicilerin zevki

Az miktarda çözücü madde içeren veya çözücü madde içermeyen, modern High Solid yağları, yüzeye nüfuz eder ve böylece ahşap liflerini ve gözeneklerini emprenyeler.

Modern yağ sistemleri genelde doğal hammaddelerden oluşur
Yağlanmış parke ve ahşap zeminler, açık gözeneklerini korur ve oda ikliminin konforlu olmasına katkıda bulunur
"Vurgulayarak" ahşabın karakterini öne çıkarırlar: ahşabın rengi daha yoğun olur ve yapısı daha çok fark edilir
Renk bakımından tasarım imkanları, cilalara kıyasla daha çok yönlüdür
Yağlar neredeyse hiç kenar yapıştırma eğilimi göstermez ve tasarruflu bir şekilde kullanılabilir
Yağ sistemleri, daha uygun maliyetli bir yüzey işleme şekli olabilir ve kolayca işlenebilir
Yağlarda ahşabın kaymayı önleme özelliği korunur
Yağlanmış parke ve ahşap zeminlerde küçük hasarlar, çoğunlukla yeniden yağlama yaparak kolayca ve fark edilmeden düzeltilebilir

Emprenyeli ahşap yüzeylerin bir dezavantajı daha yüksek kirlenme eğilimi ve buna bağlı olarak daha fazla bakım ihtiyacıdır. Ayrıca yağlanmış bir zeminin "patinası" herkesin hoşuna gitmeyebilir.

Modern cilalar, yağların aksine yüzeyde kalır ve orada cilalanmış, çok dayanıklı bir kaplama oluşturur. Günümüzde artık neredeyse yalnızca kullanılan su bazlı boyalar, sadece çok az miktarda çözücü madde içerir.

Su bazlı cilalar, bir komponentten (1K) veya iki komponentten (2K) oluşan sistemlere ayrılır. 2K sistemler, cila ve özel atanmış bir sertleştiriciden oluşur.

Modern cila sistemleri görünüm açısından yağlardan hiçbir şekilde aşağı değildir ve çok uzun ömürlüdür
Cilalar, yağlara kıyasla aşınmaya ve kimyasallara karşı daha dayanıklı olan çok çeşitli gereksinimlere göre uyarlanmıştır
1K ürünler doğrudan işlenebilir
2K cilalar, 1K cilalara kıyasla genellikle mekanik yüklere (çizilme gibi), neme ve kimyasallara karşı daha dayanıklıdır
Cilalarla zeminin çeşitli işlevsel özellikleri elde edilebilir, örneğin DGUV 108-003 (eskiden BGR 181) uyarınca kaymayı önleme gibi
Cilalarla Spor Zemin Standardına (DIN 18032 veya EN 14904) göre spor zemin uygunluğu elde edilebilir
Cilalar kolayca işlenebilir ve zımpara deseninde çoğu zaman düzgünsüzlüklere izin vermez
Cilaların temizlik ve bakım ihtiyacı, yağ sistemlerine kıyasla daha azdır

Yüzey kaplamasında bir dezavantaj işleme esnasında daha fala malzeme kullanımıdır. Ayrıca onarımlar, çoğunlukla yağlanmış zeminlere kıyasla daha yüksek maliyetlidir, çünkü hasar durumunda zeminin tamamının zımparalanması ve yeniden cilalanması gerekir.

Yağ ve cila arasında karar vermek, zor bir görevdir

Nihai tüketicilerin hoşuna giden, beklentilerini karşılayan bu ve sırada belirtilen faktörleri dikkate alan her şey mümkündür. Renk tasarımı, cila ve yağ sistemlerinin ötesinde bunların su bazlı astarlar veya pigment mordanları ile kombinasyonu ile de yapılabilir. Böylece sonunda herkes için mükemmel bireysel yüzey bitirme işlemi uygulanabilir.